Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) Mesleki Eğitim Merkezleri Açılış Programı'nda yaptığı konuşmada Türk ekonomisi, sanayisi ve eğitim sistemi adına çığır açan bir projeyi daha gerçeğe dönüştürmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirtti.
Millî Eğitim Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının iş birliğinde gerçekleştirilen Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri Projesi'nin ülkenin temel ihtiyaçlarından birini daha giderdiğini ifade eden Erdoğan, ülkede üretim ve istihdamın lokomotifi hâline gelen organize sanayi bölgelerinin bu projeyle eğitim alanında sorumluluk üstlendiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan; teori ile pratiği başarıyla buluşturan, eğitim öğretimde kamu-özel dayanışmasını güçlendiren bu güzel projenin ülke, millet, öğrenci, öğretmenler ve iş dünyası için hayırlara vesile olmasını diledi.
Millî Eğitim Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını, projeye destek veren resmî ve özel tüm kuruluşları gönülden tebrik eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Millet olarak uzun yıllardır kabuğumuzu kırmanın mücadelesini veriyoruz. Kültür ve medeniyet değerlerimizden kopmadan, özümüze ve benliğimize yabancılaşmadan dünyada hak ettiğimiz konuma gelmenin gayretindeyiz. Her ne kadar 2002'den itibaren tarihimizin en büyük ivmesini yakalamış olsak da Türkiye'nin kalkınma, sanayileşme ve üretim kabiliyetini artırma mücadelesi çok daha eskilere dayanır. Osmanlı'nın ilk önce askerî sahada hayata geçirdiği, daha sonra topluma, siyasete, eğitime, ekonomiye teşmil ettiği ıslahat ve reform çalışmalarının temelinde eski ihtişamını yeniden kazanma arayışları vardır. Bu süreçte yaşanan kesintisiz savaşlar sebebiyle çabalarımız sekteye uğrasa da modernleşme, sanayileşme ve kalkınma hamlelerimizi bir şekilde sürdürmeyi başardık."
Erdoğan, muasır medeniyetler seviyesinin Cumhuriyet'in kurucu kadroları için askerî, beşeri ve üretim boyutu da olan bir ekonomik hedefi ifade ettiğini aktardı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün teşvikiyle toplanan İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlara bakıldığında bu hedefi çok net biçimde görebildiklerini anlatan Erdoğan, ancak kongrede alınan kararların tam anlamıyla hayata geçirilemediğini, genç Cumhuriyet'in başlattığı kalkınma atılımlarının da henüz emekleme safhasındayken belli çevrelerin sabotajıyla engellendiğini dile getirdi.
2001 krizi
Avrupa ve Asya ülkeleri başta olmak üzere dünyada sanayileşmenin hız kazandığı bir dönemde Türkiye'nin iç meselelerle uğraşmaktan fırsatları değerlendiremediğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Neredeyse her 10 yılda bir tekrarlanan darbeler sebebiyle Türkiye, demokrasi ve ekonomide çok ağır yaralar aldı, bedeller ödedi. Merhum Özal'ın başlattığı açılım seferberliği ise tam ritmini bulacakken koalisyonların sembolü olduğu siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle maalesef o da yarım kaldı. Türkiye, ekonomide üretim ve sanayileşme alanında içine hapsedildiği cendereyi onca gayretine rağmen kırmayı bir türlü başaramadı. 28 Şubat müdahalesi ve ardından gelen 2001 krizinin toplum hayatında ve ekonomide yol açtığı faturaları ise çok uzun yıllar ödemeye devam ettik. Aslına bakılırsa ülkemizin her alanda olduğu gibi sanayileşme konusunda da geri bırakılması kötü niyetli bir senaryonun eseridir. Sanayimizi geliştirmek için adım atan müteşebbislerimizin önlerinin bürokratik ayak oyunlarıyla kesilmesi, aynı uğurda ömrünü harcayan idealist siyasetçilerimizin alay konusu yapılması gayet bilinçli eylemlerdir."
Erdoğan, Anadolu'nun dört bir yanında ürün geliştirmek, üretmek, pazarlamak isteyenlere yönelik nobranlığa karşı ülkeyi ithal ürün cenneti hâline dönüştürenlere verilen sınırsız desteğin asıl niyeti ortaya koymaya yeterli olduğunu ifade etti.
"Üstelik bu kirli oyun, bizim insanlarımızın yeni bir şey ortaya koyma konusunda kabiliyetsiz olduğu bühtanıyla örtülmeye çalışıldı." ifadesini kullanan Erdoğan bu "hercümerc" içinde Türkiye'nin 1950, 1970 ve 1990'lardaki büyük dönüşümleri hep kaçırdığına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aşağı yukarı aynı şartlarda kalkınma yarışına girdiği ülkeler hızla gelişirken Türkiye'nin siyasi, sosyal ve ekonomik geri kalmışlığa mahkum edildiğini vurguladı.
Eğitimde katsayı uygulaması
Bu sürecin bir tarafında eğitim ve öğretimin de olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Eğitim öğretim meselesinde ayağı bu topraklara basan, medeniyet birikimimizle barışık, özgürlükçü bir sistem yerine maalesef formatlayan, dayatmacı, evlatlarımızı belli kalıplara hapseden modeller tercih edildi. Köy enstitüleri gibi denemeler asli amacı dışında milletimizin değerlerine karşı ideoloji yükleme aracı hâline getirildiği için hüsranla sonuçlandı. Milletimizin kültürünü ve inancını yaşatma vasıtası olarak gördüğü, bunun için de ilk günden itibaren sıkı sıkıya sarıldığı imam hatip okulları da tehdit olarak değerlendirildi. Kendi mecrasında önemli mesafe kateden endüstri meslek ve teknik liseleri ise bu okulların ülkenin kalkınması ve gelişmesindeki rollerini umursamayanlar tarafından ağır darbelere maruz bırakıldı. Özellikle darbe ve vesayet dönemlerinde eğitim sistemimiz, yapılan antidemokratik müdahalelerle iyice çıkmaza sürüklendi. Evlatlarımıza kendilerini korkusuzca ifade edebilecekleri, ideallerinin peşinden gidebilecekleri, hayallerini özgürce geliştirebilecekleri imkânlar sunulmadı. 28 Şubat zihniyetinin âdeta bir hançer gibi eğitim sistemine sapladığı katsayı uygulamasının olumsuz etkilerini bugün bile hissediyoruz."
Erdoğan, göreve geldiklerinde her alanda olduğu gibi eğitimde de sorunlarla boğuşan bir Türkiye manzarasıyla karşılaştıklarını belirtti.
O dönemde ülkenin tepesinde kara bulutların dolaştığını, insanların geleceğe dair umutlarının giderek zayıfladığını kaydeden Erdoğan, "Sanayicimizden öğretmenlerimize, emeklilerimizden gençlerimize kadar toplumumuzun tüm kesimleri âdeta kan ağlıyordu. Hemen kolları sıvadık ve milletimize Türkiye'yi dört ana sütun üzerinde yükseltme sözü verdik. Bunların da eğitim, sağlık, adalet ve emniyet olduğunu ifade ettik. Milletimize olan diğer taahhütlerimiz gibi hamdolsun bu sözümüze de hep sadık kaldık." sözlerini sarf etti.
"Mesleki eğitim gören tüm öğrencilerimizin okurken en az asgari ücret kadar gelir elde edebilmelerini sağlamayı amaçlıyoruz."
Hazırladıkları tüm bütçelerde aslan payının daima eğitim ve öğretime ayrıldığını vurgulayan Erdoğan, 2002'de eğitime bütçeden 7,5 milyar lira ayrılırken 2022'de rakamın yükseköğretim dâhil olmak üzere 274 milyar 384 milyon liraya çıktığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, derslik sayısının 343 binden 606 bin seviyesine taşıyarak Türkiye'nin dört bir yanını modern eğitim kurumlarıyla donattıklarını belirterek "Bugüne kadar yaptığımız 714 bin 429 atamayla okullarımızın öğretmen eksiğini giderdik. İnşallah bu ay sonunda 15 bin öğretmen ataması daha yapıyoruz. Okullarımızı laboratuvardan kütüphaneye ve spor salonuna kadar evlatlarımızın ihtiyaç duyacağı her türlü tesisle donattık. Bu yatırımlar sayesinde hem eğitime erişimin önündeki engelleri kaldırdık hem de eğitimin ülkenin dört bir köşesinde yaygınlaşmasını sağladık." diye konuştu.
Özellikle kız öğrencilere yönelik ötekileştirici ve baskıcı uygulamaları ortadan kaldırarak her seviyede eğitime katılımlarını artırdıklarına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hâlihazırda temel eğitimde kız ve erkek çocuklarımız eşit oranda eğitime erişmiş durumdadır ancak ülkemizde hâlen bazı çevrelerin kız çocuklarımızın eğitim öğretim haklarını özgürce kullanmasından rahatsızlık duyduğunu da biliyoruz. İkna odaları ve katsayı utancını bu ülkeye yaşatan zihniyetin son günlerde tehdit diline yeniden sarıldığını görüyoruz. Buradan dikta hevesleri yeniden depreşenlere şu ikazı yapmak istiyorum. 15 Temmuz'da şahit olduklarımız, milletimizin hak ve özgürlüklerini koruma konusundaki kararlılığını açıkça göstermiştir. O gece bir kez daha gördük ki Türkiye'yi 28 Şubat karanlığına geri döndürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
Tek parti faşizminin geride bıraktığı o acı hatıraları, aziz milletimize bir daha kimse yaşatamaz. İdeolojik saplantılar veya başka sebepler dolayısıyla kız çocuklarımızla okulları arasına yeni duvarların örülmesine kesinlikle izin vermeyiz. Aynı şekilde hangi yaşta olursa olsun bu ülkenin evlatlarının dinini, diyanetini ve kültürünü öğrenmesinin engellenmesine rıza göstermeyiz. Gerek devleti yönetenler gerekse ebeveynler olarak şu gerçeği hepimiz gayet iyi biliyoruz; eğitim öğretim özellikle de kaliteli eğitim, aydınlık yarınlarımızın teminatıdır."
"Mesleki eğitimin ortaöğretim içindeki payını yükselttik"
Cumhurbaşkanı Erdoğan; ülkenin gençlerinin her alanda en iyisine ve en güzeline layık olduğunu, milletin küresel ölçekte iddia ve imkân sahibi bir konuma gelmesinin yolunun eğitim ve öğretimden geçtiğini söyledi.
Türkiye'nin ekonomisinin güçlenmesi ve istihdamın artırılması için mesleki eğitime özel önem verdiklerini aktaran Erdoğan, "Ancak eğitim gibi yıkmanın ve bozmanın kolay, yapmanın ve ihya etmenin zor olduğu bir mesele de geçmişin hatalarını telafi etmek, unutmayın zaman alıyor." sözlerini sarf etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, OECD ülkeleri ortalamasının altına düşen mesleki eğitimin ortaöğretim içindeki payını, attıkları adımlarla yeniden yükselttiklerini hatırlatarak "OECD'nin raporlarına göre ortaöğretimde yeni mezun olanlar içerisinde mesleki eğitim mezunlarımızın oranı yüzde 43'e yükseldi. Aynı oranın OECD ülkeleri ortalaması yüzde 38'dir. Bakın biz yüzde 43'teyiz, Avrupa Birliği ortalaması ise yüzde 43. Hayata geçireceğimiz projelerle önümüzdeki dönemde bu oranların daha da iyileşeceğine inanıyorum çünkü bizim buna herkesten çok ihtiyacımız var." değerlendirmesinde bulundu.
Mesleki ve teknik eğitim alanındaki tecrübeleri uluslararası alana taşımak amacıyla yeni bir projeyi daha devreye alacaklarını anlatan Erdoğan, "Açacağımız uluslararası mesleki ve teknik Anadolu liseleri ile hem kendi evlatlarımıza yeni ufuklar kazandıracak hem de gönül coğrafyamızdan gelecek gençlere mesleki eğitim imkânı sağlayacağız. Uluslararası Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri Projemizin şimdiden hayırlı olmasını diliyor, projede emeği geçenleri tebrik ediyorum." ifadesini kullandı.
"Tarihi bir rekor kırdık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleki ve teknik eğitimi destekleyici politikaların neticelerinin birçok alanda görüldüğüne dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Bu gelişmeyi destekleyecek yeni adımları da atıyoruz. Mesela döner sermaye gelirlerinden alınan yüzde 15'lik hazine kesintisini yüzde 1'e düşürdük. Böylece meslek liselerimizin üretim kapasitelerini artırarak daha fazla öğrencimizin gerçek iş ortamında eğitim almalarının önünü açtık. 2020 yılında yapılan üretimden elde edilen gelir 503 milyondu, geçtiğimiz yıl hedeflenen 1 milyarlık üretim kapasitesinin de üzerine çıkılarak meslek liseleri açısından tarihî bir rekor kırdık.
Döner sermaye kapsamında yapılan üretimden öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz de önemli miktarda pay aldılar. Bugün itibarıyla 2020 yılına göre gelirlerimiz salgın sürecine rağmen yüzde 131 artarak 1 milyar 162 milyon lira seviyesine ulaştı. Bu yıl için 1,5 milyar liralık bir gelir rakamı hedefliyoruz, mesleki eğitim gören tüm öğrencilerimizin okurken en az asgari ücret kadar gelir elde edebilmelerini sağlamayı da amaçlıyoruz."
Millî Eğitim Bakanlığının fikrî mülkiyet hakları çalışmaları kapsamında önemli adımlar attığını vurgulayan Erdoğan, "2021 yılında hedeflenen patent faydalı model tasarım ve marka tescil çalışmaları 2 kat fazlayla 1532'ye çıkmıştır." dedi.
Erdoğan, önümüzdeki dönemde hem ürün sayısını artırma hem de tescil edilen ürünlerin ticarileştirilmesine yönelik çabaları yoğunlaştıracaklarını belirtti.
Eğitim kapasitesinin güçlendirilmesiyle genç işsizliğin azaltılmasına katkı yapan bir diğer çalışmanın da mesleki eğitim merkezleri olduğuna işaret eden Erdoğan, "Çırak kalfa ve usta yetiştiren mesleki eğitim merkezlerimiz, ecdadımızın ahilik kültürünün bir mirasıdır. Hükümet olarak özgün, modern ve yenilikçi projelerle bu güzel mirasımızı korumaya ve zenginleştirmeye gayret ediyoruz." görüşünü paylaştı.
"Yıl sonuna kadar 1 milyon gencimizi mesleki eğitim merkezlerimize dâhil ederek istihdamlarını sağlamayı hedefliyoruz"
Mesleki eğitim merkezlerini, yani çıraklık sistemini, örgün ve zorunlu eğitim kapsamına aldıklarını, buralarda eğitim gören çırak, kalfa ve ustaların da lise mezunu sayılmalarının önündeki engelleri kaldırdıklarını belirten Erdoğan, lise ve üniversite mezunu gençlerin istedikleri bir alandaki mesleki eğitim merkezi programını 6-8 ay gibi kısa sürede tamamlama ve iş gücü piyasasına geçme imkânı getirdiklerini söyledi.
Daha önce mesleki eğitim merkezlerinin güçlendirilmesine yönelik bazı düzenlemeler yapılacağı müjdesi verdiklerini anımsatan Erdoğan, mesleki eğitim merkzlerindeki çırak öğrencilere asgari ücretin yüzde 30'u kadar ücret ödenmesini sağlayan kanun değişikliğinin tamamlandığını bildirdi.
Kalfalık yeterliliğine sahip 12. sınıf öğrencilerine asgari ücretin yarısı verilecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aynı şekilde kalfalık yeterliliğini kazanan 12. sınıf öğrencilerine ise asgari ücretin yarısı kadar, yani 2 bin 126 lira ödeme yapılacak. İşletmelerce üstlenilecek bu ücretlerin tamamı devlet katkısı olarak karşılanacak. Ayrıca öğrencilerimizin iş kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı sigortasını da yapacağız." dedi.
Kanun değişikliği öncesinde 159 bin olan mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısının 250 bine ulaştığını dile getiren Erdoğan, "Yıl sonuna kadar 1 milyon gencimizi mesleki eğitim merkezlerimize dâhil ederek istihdamlarını sağlamayı hedefliyoruz." ifadesini kullandı.
Kendi alanlarında istihdam oranı yüzde 88
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomisi büyürken ve sanayide üretim çarkları aralıksız dönerken Türkiye'nin kalifiye eleman ihtiyacının da arttığına, bu talebin teknolojik ihtiyaçlara göre karşılanmasında mesleki ve teknik eğitimin büyük katkısının bulunduğuna işaret etti.
Mesleki eğitim merkezlerinden mezun olan öğrencilerin kendi alanlarında istihdam oranının yüzde 88 olmasının bu durumun göstergesi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, mesleki ve teknik eğitimde nitelik artışını sadece devletin kendi imkânlarıyla, kendi gayretleriyle başarmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Erdoğan; özel sektörün destek vermediği, olması gereken düzeyde sahiplenmediği bir mesleki eğitim projesinin hedeflerine ulaşamayacağının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı olarak sanayici ve yatırımcılarla bir araya geldiklerinde kamu ve özel iş birliğinin önemine dikkati çektiğini belirten Erdoğan, "Devletimizin mesleki eğitim alanında yürüttüğü, hatta maddi bakımdan yük aldığı projelerde özel sektörümüzün de elini taşın altına koyması şarttır. Diğer türlüsü hazırcılık olacaktır ki bu ne doğru ne de sürdürülebilir değildir. Sanayicilerimizin bu modele sahip çıktığını memnuniyetle görüyorum." görüşünü paylaştı.
"Artık 'Aradığım elemanı bulamıyorum.' yakınması tarihe karışacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir buçuk ayda Türkiye'deki 255 sanayi bölgesinin tamamında mesleki eğitim merkezlerinin faaliyete geçtiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
"Organize sanayi bölgelerimizde yer alan tüm sektörlerimiz eğitim süreçlerine dâhil olmuşlardır. Bu merkezler sayesinde sektörlerimizin ihtiyaç duyduğu ve aradığı nitelikli insan kaynağının yetişmesini hep birlikte sağlıyoruz. Hem gençlerimizi sektörlerin gerektirdiği becerilerle donatacak hem de mezun olduklarında istihdama geçişlerini kolaylaştıracak bu modeli geliştirmekte kararlıyız. Attığımız bu adımlar bir yandan mesleki eğitim merkezlerimizin cazibesini artırırken diğer taraftan da ülkemizde genç işsizlik oranının düşürülmesinde önemli rol oynayacaktır. Mesleki eğitim ile özel sektör arasında kurulan bu güçlü bağ sayesinde artık 'Aradığım elemanı bulamıyorum.' yakınması tarihe karışacaktır. Türkiye'nin istihdamına ve üretimine katkı sağlayacak bu önemli projenin ülkemize, milletimize ve ekonomimize hayırlı olmasını diliyorum."
Projeye destek verenlere teşekkür eden Erdoğan, "Artık şu gerçeği göreceğiz, organize sanayi bölgelerinin içinde okullar... Dolayısıyla stajlarını her yönüyle okulundan hemen organize sanayi bölgesindeki işine girerek gerçekleştiren siz gençler... Bunu Çin başarıyor, Japonya başarıyor, biz niye başarmayalım? Aynısını biz de yapacağız." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının ardından Erzurum 1. Organize Sanayi Bölgesi, Konya 1. Organize Sanayi Bölgesi ve İstanbul Tuzla Organize Sanayi Bölgesi'ne canlı bağlantılar yapıldı.
Bakan Özer: Mesleki eğitim merkezleri, mezuniyetten sonra istihdam oranının en yüksek olduğu mesleki eğitim türüdür
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, programda yaptığı konuşmada gelişmiş ülkeler ile OECD ülkelerinin eğitimde kitleselleşme hamlesini 1950'lerde gerçekleştirdiğini, bu ülkelerin eğitimde kaliteyi sürekli iyileştirmeye odaklandıklarını söyledi.
Türkiye'nin eğitimdeki kitleselleşme hamlesini 50 yıllık gecikmeyle son 19 yılda gerçekleştirdiğini ifade eden Özer, okul öncesinden yüksek öğrenime kadar tüm kademelerde okullaşma oranlarının önemli ölçüde artığını vurguladı.
Yapılan derslikler ile okulların, atanan öğretmenlerin bir taraftan eğitimde kitleselleşmeyi ve eğitime erişimi artırmayı sağladığını, diğer taraftan kalite göstergelerinde iyileştirmeyi beraberinde getirdiğini belirten Özer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Maalesef bugün eğitimle ilgili konuştuğumuz çok sayıda problem, işte bu 50 yıllık gecikmenin veyahut da 28 Şubat sürecinde eğitime, din öğretimine ve mesleki öğretime yapılan müdahalenin sonuçlarıdır. Maalesef bizler bir taraftan eğitimde kitleselleşmeyle ilgili süreçleri takip ederken bizim dâhilimiz olmayan, eğitim politikalarına dışarıdan yapılan, vatandaşın eğitime erişimini engelleyen müdahalelerin iş gücü piyasasında açtığı hasarları da tamir etmekle uğraştık. Allah'a şükür 20 yılın sonunda hem din öğretiminde hem de mesleki eğitimde gerçekten sorunları değil başarıları, Türkiye'nin geleceği için atılacak adımları konuşabilir duruma geldik."
Mesleki eğitimde yeni bir döneme girildiğini belirten Özer, 2021'de mesleki eğitimde yapılan 3 büyük değişikliğin eğitimi yeni bir evreye taşıdığını söyledi.
Bakan Özer, haftada bir gün okulda, geriye kalan günlerde de işletmelerde yapılan eğitime karşılık gelen mesleki eğitim merkezlerinin Almanya'nın yıllardan beri başarılı bir şekilde uyguladığı dual mesleki eğitimin Türkiye'deki karşılığı olduğunu anlattı.
Mesleki eğitim merkezlerinin geleneksel Ahilik kültüründen gelen çıraklık, kalfalık ve ustalık eğitimini de bir anlamda yaşattığını belirterek şunları kaydetti:
"3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nda yapılan değişiklikle artık her ay mesleki eğitim merkezlerine devam eden öğrencilerimizin aldığı asgari ücretin yüzde 30'u kadar ücret, maaş, işveren tarafından değil devlet tarafından karşılanacaktır. Böylece mesleki eğitim merkezlerimiz, işveren açısından çok cazip ve mazeret üretemez bir noktaya çıkmıştır. Mesleki eğitim merkezleri, mezuniyetten sonra istihdam oranının en yüksek olduğu mesleki eğitim türüdür. Yaklaşık yüzde 88 olan istihdam oranıyla Almanya'daki dual mesleki eğitimden bile çok başarılı bir şekilde Türkiye'de yıllardır uygulanmaktadır. Bu değişiklikle mesleki eğitim merkezleri sadece işveren için değil, aynı zamanda öğrenciler için de cazip seçenek olarak ortada durmaktadır."
Özer, bu yıl mesleki eğitim merkezlerini çok daha güçlendireceklerini, sektörün talep ettiği her noktada mesleki eğitim merkezlerini kuracaklarını söyledi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile 2 ayda 251 organize sanayi bölgesinde ve 4 sanayi sitesinde mesleki eğitim merkezi kurduklarını bildiren Özer, "Bu iş birliğinden önce 87 organize sanayi bölgesinde mesleki eğitim merkezi vardı." dedi.
Bakan Özer, açılışı yapılan mesleki eğitim merkezlerinin hayırlı olmasını diledi.
Sanayinin ihtiyaç duyduğu yetkinliklere sahip insan kaynağı OSB'lerde yetişecek
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ise konuşmasında, geçen yıl kasım ayında Bakan Özer ile "Mesleki Eğitim Merkezleri Protokolü"nü imzaladıklarını anımsatarak, söz konusu protokolle ilgili çalışmaları 2 ayda tamamlamanın gururunu yaşadıklarını söyledi. OSB'ler içindeki mesleki eğitim merkezleri ile üretim ekosisteminin ihtiyaç duyduğu yetkinliklere sahip insanları sanayicilerle yetiştireceklerini anlatan Varank, "Şüphesiz bu merkezlerde yetişen nitelikli teknik kadrolar, 2053 ve 2071 hedeflerimize ulaşma yolunda en önemli kozumuz olacak." diye konuştu. Varank, göreve gelmelerinden bu yana sanayi ve eğitimi birbirinden ayrı düşünmediklerine dikkati çekerek, dijital dönüşüm ve beşeri sermayenin, 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi'nin en önemli ayaklarını oluşturduğunu dile getirdi.
İş gücü konusunda Milli Eğitim Bakanlığı ile iş birliğinin devam ettiğini belirten Varank, şu değerlendirmede bulundu: "Tabii buradaki en hassas nokta, mesleki ve teknik lise veya meslek yüksekokulu mezunlarının üreticilerin değişen ihtiyaçlarına uyumu konusu. Bu hususun ancak sanayi ve eğitim camiasının ortak çalışmasıyla aşılabileceğine inanıyoruz. Mesleki eğitim merkezlerinin, organize sanayi bölgelerinde kurulması sayesinde, bir taraftan sanayicinin isteklerinin ne olduğu diğer taraftan da eğitim müfredatının nasıl güncellenmesi gerektiği hususu çözüme kavuşmuş olacak. Bugün açılışını yaptığımız bu merkezler sayesinde iş gücü piyasasındaki vatandaşlarımız başta gençlerimiz olmak üzere arayan değil, aranan eleman konumuna gelecek."
"Derdimiz geleceğe yatırım yapmak"
Varank, "büyük ve güçlü Türkiye" hedefine ulaşabilmenin yolunun sürekli gelişimden ve inovasyondan geçtiğinin altını çizerek, şu ifadeleri kullandı: "Bu noktada sanayi ve teknolojinin asıl itici gücü olan insan kaynağımıza büyük iş düşüyor. Derdimiz, günü kurtarmak değil, geleceğe yatırım yapmak. Bunun için de tüm kurumlarımızla birlikte canla başla çalışmayı sürdüreceğiz. Yurdumuzun en ücra köşesindeki tek bir kabiliyeti bile ülkemizin iş gücüne katabilmek için çabalayacağız. Ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefine ulaştırmakta kararlıyız."
Proje kapsamında illerdeki eğitim merkezleri; Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar'ın kurdele kesmesinin ardından açıldı.
Bakan Özer, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a günün anısına şu anda Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olarak hizmet veren Sultanahmet Sanayi Mektebinin resmedildiği tablo hediye etti.