BAKAN SELÇUK, CANLI YAYINDA EĞİTİM GÜNDEMİNİ DEĞERLENDİRDİ

06 Temmuz 2021 15:49

Bakan Ziya Selçuk, Habertürk kanalında yayınlanan "Açık ve Net" programının canlı yayın konuğu oldu.  
 
Eğitim gündemi hakkında merak edilen soruları yanıtlayan Bakan Selçuk, "Telafide Ben de Varım" programı hakkında bilgi verdi. Selçuk, bu programla çocukların motivasyonunu yükseltmek, özgüvenlerini arttırmak, kültürel faaliyetlerle onları yoğunlaştırmak, sportif ve kültürel etkinliklerle kaynaşmalarını sağlamak amacı taşıdıklarını söyledi.
 
Türkiye genelindeki 55 bin civarındaki okulun yirmi iki yirmi üç bininin "İmkânlarımız çok müsait, okulumuzda bu etkinlikleri yapmak istiyoruz." diye kendilerine başvurduğunu belirten Selçuk, telafi dersleri kapsamında "telafidebendevarim.meb.gov.tr"ye başvuran herkesin, bulunduğu ilçedeki etkinlikleri görebileceğine ve bunlara katılabileceğine işaret etti.
 
Yaklaşık 300 bin civarında öğretmenin "Telafi de bende varım." diye başvuru yaptığına dikkati çeken Selçuk, "Şu an görev alan öğretmen sayısı 293 bin, öğrenci sayısı yaklaşık 8 milyon civarında. 493 bin faaliyet sayısı var. Bu, şu demek: 493 bin farklı etkinlikten bulunduğunuz okulda, ilçede hepsine katılabilirsiniz. Etkinlik okulunuzda, belediyenin bir tesisinde de Gençlik ve Spor Bakanlığının bir kuruluşunda da olabilir." ifadelerini kullandı.
 
Pandemi dönemindeki eğitimle alakalı bazı verileri de açıklayan Selçuk, "Biz bilim insanları olarak veriye bakarız. Nerede hangi öğrencinin ne problemi vardır? Biz bunları saha çalışması vasıtasıyla net olarak ortaya koyuyoruz. Hepsini takip ediyoruz. İlkokul birlerde okumada yüzde 90'ların üzerinde bir başarı var." dedi.
 
EBA'ya katılımlar
Bakan Selçuk, EBA'ya katılımla alakalı bir soru üzerine de şöyle konuştu: "15 bin 300 EBA destek noktamız var. Evinde bilgisayar olmama ihtimali olan, kardeş sayısı fazla olan veya çalışma ortamının müsait olmaması söz konusu olan her çocuğumuzun hizmetindeydi. Kesinlikle verim aldık, oralarda her birinde ortalama 10 bilgisayar var ve çocuklar orada EBA'ya girip çeşitli içeriklere ulaşmaya çalışıyorlar ama bir kısım çocuklarımız da oralara uğramadı. Hatta yarısından fazlası oraya uğramadı. Neden? Ya imkânı var ya da başka bir şey var. Bir de bizim imkânsızlığı yüksek olan çocuklar diye tespit ettiğimiz yaklaşık bir buçuk milyon çocuk var. Bu çocukları kardeşleriyle düşündüğünüzde bunlara 750 bin tablet dağıttık."
 
Selçuk, dezavantajlı çocukları tek tek tespit edebildiklerini anlatarak buradaki öğrencilerin tamamına ulaştıklarını, televizyon olmayanlara televizyon, tablet, internet paketi gibi çeşitli yardımları ulaştırdıklarını ancak bunun daha fazlasını yapmaları gerektiğini söyledi.
 
Öğretmenlerin aşılanması
Aşılamayla ilgili müthiş bir aşama kaydedildiğini, bu aşamada yeni birtakım varyasyonlar ortaya çıkmazsa sürecin artık çok rahat yönetilebileceğini aktaran Selçuk, "Sağlık Bakanlığından aldığımız verilere baktığımızda biz şu anda, tereddütsüz eylülde okula başlamakla ilgili bir süreci yönetiyoruz. 31 Ağustos'ta öğretmenlerimiz gelecek, 6 Eylül'den itibaren öğrencilerimiz gelecek." diye konuştu.
 
Öğretmenlerin aşılanma oranına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bakan Selçuk, konuşmasına şöyle devam etti: "Aşılama konusunda hekimlerden sonra ilk başlayan grup öğretmenlerdi. Şimdi büyük ölçüde tamamlanmak üzere. Yüzde 90'lar civarında olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Artık 18 yaşa kadar indiği için bu konuda bir problemimiz yok. Arzumuz öğretmenlerimiz, okul yöneticisi arkadaşlarımız eylül ayında okul açıldığında büyük bir dikkat, özgüven ve sağlık içinde göreve başlasınlar ve biz işimize gücümüze bakalım."
 
Selçuk, "Gelecek yıl eğitim öğretimde eskiye göre ne fark olacak?" şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı: "Öğretmenlerimize şunu söylüyorum: Ne olur ilk ders hemen matematik, fizik demeyin. Dakika bir matematik, fizik olmasın. Bunu şundan dolayı istiyorum: Okul açıldığında sınıfınızdaki çocuklara şöyle bir bakın; hepsinin gözüne, gözünden kalbine ılık ılık akmadan akademik döneme başlamayın. Önce bir uyum dönemi olsun, hemhâl olalım, isimlerimizi konuşalım. Bir konuşalım, sohbet edelim. Bunu salgından bağımsız istiyorum. Bu, öğretim yılının tümünü güçlendirir. Eğitimde asıl olan öğretmenle öğrenci arasında şefkat ve sevgi bağıdır. Bu bağ kurulmadan alışveriş olmaz çünkü hiç kimseye zorla bir şey öğretemezsiniz ama şefkat bağı o kanalları açar ve çocuk bunu alır. Salgın dönemiyle ilişkili olarak bizim her sınıf seviyesinde birinci hafta, birinci gün, beşinci gün hangi sınıfta hangi etkinliği yapacaksınız bunun çalışması bitti, hazır. Öğretmenlerimiz dilerse bunları dilerse de kendi istediği faaliyetleri yapabilir."
 
"LGS 26 Temmuz'da açıklanacak"
Ziya Selçuk, LGS'ye ilişkin de açıklamada bulunarak şöyle devam etti: "Geçen sene yaklaşık olarak Bir buçuk milyon civarında öğrencimiz bu sınava girmişti ve 181 birinci vardı. Bu sene 1 milyon civarında öğrencimiz girdi, 97 birincimiz var. Sınava giren öğrenci açısından birinciler arasında çok büyük bir fark yok aslında. LGS tercih başvuruları 5 Temmuz'da başladı, 16 Temmuz saat 17.00'ye kadar devam edecek. Biz de yerleştirme sonuçlarını 26 Temmuz'da açıklayacağız."
 
Öğrenci ve velilerin bu yıl daha da geliştirilen "Tercih robotu"nu kullanabileceklerini dile getiren Selçuk, EBA'da bulunan bu robotun öğrenciler için rehberlik hizmeti yaptığını ifade etti.
 
Gençlere kitap okumalarını, ezbere ve sloganlarla değil; sorgulayan, kendine özgü dünya görüşü olan, bilime güvenen bireyler olmalarını tavsiye eden Bakan Selçuk, velilerden de çocuklarını yaşadıkları şehirlerle sınırlandırmamalarını, onlara ülkeyi ve dünyayı tanımaları için fırsatlar vermelerini istedi.
 
Liselerde ders sayısının azaltılması
Liselerdeki müfredata ilişkin soru üzerine Bakan Selçuk, yurt dışındaki bazı ülkelerden örnekler vererek oralarda liselerde altı yedi dersin bulunduğunu, Türkiye'de ise 13-14 dersin olduğunu söyledi.
 
Selçuk, Türkiye'de öğrencilerin derinleşmekte sorun yaşadıklarını ve çok sayıda dersi yüzeysel aldıklarını aktararak şöyle devam etti: "Diğer ülkelerdeki gençler, lisede daha dar bir alana, üniversitede daha da dar bir alana geçiyorlar, spesifik oluyor. Buna biz üçgen yaklaşımı diyoruz. İlkokul ve ortaokul bu üçgenin alt kısmı, burada temel vatandaşlık bilgileri alınır, liseye doğru bir daralma olur, orada artık yüksek öğretimde ne okuyacaksa, ona yönelik daha az ders alır ama derinlemesine alır. Eylül'den itibaren bunu başlatacağız. Sonra da oradaki geri bildirimi alıp ülke genellemesi yapacağız."