Üzümveren İlkokulu ve Köy Yaşam Merkezinin açılışında konuşan Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Bitlis'te bulunmaktan ve köy yaşam merkezini hayata geçirmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Yeniden açılan köy ilkokullarının 30-40 yıllık bir hikâyesi olduğunu ifade eden Bakan Özer, "Köylerden şehirlere göçler başladığında, Millî Eğitim Bakanlığı da bu akışı dikkate alarak taşımalı eğitimi uygulamaya soktu ücretsiz bir şekilde. Köy okulları boşaldıktan sonra çocuklarımızın en yakın destinasyondaki iyi okullara erişebilmesi için taşımalı eğitim mekanizmasını devreye soktu. Aynı zamanda taşımalı eğitimden yararlanan tüm çocuklarımızın da her gün öğlen ücretsiz olarak yemek yemelerini sağladı. Özellikle Kovid sürecinden sonra gördük ki artık yavaş yavaş köylere, ilçelere doğru akınlarla çok kritik bir süreç yaşamaya başladık. Tüm dünyada tedarik zincirlerinde ciddi travmalar yaşanmaya başladı. Tarım, tekrar ülkelerin savunma sanayi gibi, enerji gibi en kritik alanlarına karşılık gelmeye başladı. Bu da köylere, tarım alanlarına doğru hareketliliği arttırdı. İşte biz Millî Eğitim Bakanlığı olarak istedik ki geçmişte köylerden şehirlere, ilçelere, büyük şehirlere doğru trendin getirmiş olduğu ama şu anda tersine dönen durumda köy okullarımızı tekrar vatandaşlarımızın, öğrencilerimizin hizmetine açalım." diye konuştu.
Bunun için gerekli yasal düzenlemeleri de yaptıklarını hatırlatan Bakan Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Artık öğrenci sayısına bakılmaksızın tüm köylerimizde, öğrencinin olduğu tüm köylerimizde, tüm illerimizin köylerinde artık köy okullarını açabileceğiz. Sadece bu değil, köy okullarımızda anaokulu açılmasıyla ilgili 10 öğrenci kriterini de 5'e düşürdük. Sadece bu adımla son altı ay içinde 12 bin yavrumuz, köy okullarında anaokullarına kavuştular. Eğer köy okulu ve anaokulu olarak kullanma imkânı yoksa artık bu binaları halk eğitimi merkezi olarak kullanacağız. Yani köydeki vatandaşımızın, annelerin, babaların, kardeşlerin, dayıların, gençlerimizin hizmetinde tarım, hayvancılık gibi hayatın hangi alanına yönelik ihtiyaç duydukları eğitim varsa halk eğitimi merkezleriyle bu hizmeti ayaklarına getireceğiz. Böylece köylerimizi çok daha güçlü, çok daha dinamik, çok daha istikrarlı bir hâle getirmiş olacağız."
Türkiye'de son 20 yılda okullaşma oranlarındaki artışlara işaret eden Bakan Özer, "2000'li yıllarda 5 yaştaki okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranları yüzde 11 iken şu anda yüzde 93'tür. Ortaöğretimde okullaşma oranlarımız yüzde 44'lerden yüzde 90'lara geldi. Yükseköğretimdeki okullaşma oranlarımız yüzde 14'ten yüzde 48'leri geçti. Yani bu dönemde okul öncesinden ilkokula, ilkokulundan ortaokula, liseden yükseköğretime kadar eğitimin tüm kademelerindeki çocuklarımızın, gençlerimizin eğitime erişimleri artırıldı. Niye artırıldı? Çünkü ülkelerin en büyük sermayesi, beşeri sermayesi... En kalıcı, en sürdürülebilir sermaye, beşeri sermayedir. Beşeri sermayenin niteliğini arttıracak, diğer ülkelerle rekabet edecek, gençleri yetiştirecek olan da eğitim sistemidir. İşte gelişmiş ülkelerin 2000'li yıllardan çok önce sağlamış oldukları bu gelişmeyi, 75 yıllık gecikmeyle son 20 yılda yaşayabildik." değerlendirmesinde bulundu.
Son 20 yılda 2000'li yılların öncesinde eğitim üzerinde toplumsal mühendislik projelerinin tüm hasarlarının da tedavi edildiğini belirten Özer, şöyle devam etti: "Düşünün ki başörtülü kızlarımız ve kadınlarımız, eğitim haklarından yoksun bırakılırken bu dönemde bu problem çözülüyor. Katsayı uygulamasını hatırlayın. İmam hatip liseleri ve meslek liselerine giden öğrencilerin yükseköğretime erişimlerini kısıtlayan ve başarılı öğrencileri bu okul türlerinden uzaklaştıran bu uygulamanın da iptal edildiği ve telafi edildiği dönem, bu dönem oldu. Yine toplumsal talepler olan imam hatip liselerinin dışındaki liselerde, ortaokullardaki öğrencilerimizin, peygamberimizin hayatıyla ilgili, Kuran'la ilgili, dinî bilgilerle ilgili ders talepleri giderildi. Başörtülü öğretmenlerimiz, bu dönemde başörtüsüyle derslere girebildi. Yani son 20 yıl, eğitimde hem toplumsal taleplerin dikkate alındığı hem de demokratikleşme ve aynı zamanda da okullaşma oranlarının maksimum seviyeye çıktığı bir dönem oldu. İşte, bu dönemin bir lideri var. Bunlar kendiliğinden olmadı. Sayın Cumhurbaşkanımız başlangıcından itibaren eğitime her zaman birinci önceliği verdi. Son 20 yılda bütçeden en büyük payı, her zaman eğitim aldı. Ben eğitime vermiş oldukları desteklerden dolayı çocuklarımız adına, velilerimiz adına, öğretmenlerimiz adına Sayın Cumhurbaşkanımıza Bitlis'ten, Üzümveren Köyü'nden en içten şükranlarımı sunuyorum."
Okulun ve yaşam merkezinin açılmasında emeği geçen herkese teşekkür eden Özer, daha sonra protokol üyeleriyle birlikte köy yaşam merkezinin açılış kurdelesini kesti.